Lilypie Premature Baby tickers

Lilypie Premature Baby tickers
Lilypie Premature Baby tickers

13 Ağustos 2013 Salı

LOĞUSA OLAN BİR KADIN NE İSTER? HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?

Sevgili Yakınım; LOHUSAYIM BEN!

Sevgili Yakınım;
Dokuz aylık yorucu bir süreçten çıktım; tüm bedenimin, tüm psikolojimin anbean değişmesini, bedenimde bir canlının büyümesini izlemek ruhsal olarak çok yorucuydu, doğumu hiç anlatmıyorum- ki hem eylemsel olarak hem ruhsal olarak oldukça zordu benim için. Şimdi;

Tüm bu aşamalardan sonra sahip olduğum minik şey hakkında her söylediğini, anneliğime yapılmış bir hakaret olarak göreceğim, dolayısıyla ben sormadan fikir beyan etme, eğer yardım etmeye çok hevesliysen, mutfak tezgahında biriken bulaşıkları yıka ya da karnımı doyurmam için bana fırsat yarat!

Aşırı yorgun, uykusuz ve dolayısıyla gerginim,benden misafir hizmeti ya da güleryüz bekliyorsan bir yıl boyunca evime gelme.

Başkalarının bebeklerinin başına gelen korku filmlerini hiç merak etmiyorum! Anlatma! (Yüzüstü yatırdığımda boğulur mu diye düşünebilecek kapasitede bir beynim var çok şükür ki ve emin ol senden önceki on misafir de aynı uyarıları yaptı!)

Anlaşılmaya, anlayışa, güleryüze her zamankinden çok daha ihtiyacım var, hayatımı kolaylaştırmaya çalış, stres yükleme, stresimi azalt.

O gördüğün minik şeyi 9 ay karnımda taşıdım, doğurdum ve 7/24 gözlemliyorum; neden ağladığını senden daha iyi tahmin edebilirim, o yüzden tahminlerini kendine sakla. Bebeğim ağlarken zaten yeterince gergin oluyorum o yüzden fikir yürütmek yerine, bana bir bitki çayı yapıp hafif bir müzik açarsan daha fazla yardımcı olursun.

Evin ısısını (ay bu ev çok sıcak terler bu çocuk), bebeğimin giysisini (ince mi o üzerindekiler biraz?) mememden gelen sütü (sütün yetmiyor galiba aç bu çocuk) farkında olabilecek kadar kendimdeyim merak etme, eğer sormadıysam ben de merak etmiyorum demektir.

Telefonda gelmen için saatlerce yalvarmış olabilirim ancak değişken hormonlarımı ve bebeğimin huzurunu düşünerek uzun uzadıya beni darlama. Huzursuzsam huzur ver. Sohbet etmek istiyorsam sohbet et. Uyumak istiyorsam bebeğimi pışpışla.

Arada sırada “bebeği ben kontrol ederim sen banyonu yap”, “bir duşa gir ben burdayken ben misafir değilim”, ” ben bebeğe bakarken biraz uyu istersen” gibi cümleler kurmayı dene çünkü fareyi gözleyen kedi gibi bu anları gözlüyorum.

Sizin nasıl çocuk büyüttüğünüzü hiç merak etmiyorum. Zaten büyütmüşsünüz. İzin verin ben de benimkini büyüteyim.

Eski ben olmamı bekleme! Çünkü bu mümkün değil. Hayata kendimden daha fazla değer verdiğim ve deli endişelere sürüklenmemi sağlayan minik bir can getirdim. Hayatımın bundan sonraki kısmında eski halimi anımsatsam da eski ben olmayacağımı bil. Bana baktığın zaman gördüğün kişi değişmemiş olabilir. Ama tüm duygularım, tüm düşüncelerim, bedenim ve hormonlarım değişti.

Herkes doğurdu evet! Tek doğuran ben değilim ama şu an bunu bilmek benim için birşeyi değiştirmiyor!

Yalnızca birkaç ay şımartılmaya, sevilmeye, korunmaya, kayırılmaya ihtiyacım var. Zor değil.

Sevgiler.


(ALINTI)

6 Ağustos 2013 Salı

SON SAHUR

Her sene böyle yapıyorsun, habersizce gelip, bir ay boyunca biz inananlara on bir ay boyunca tatmadıklarımızı tattırıp, bizi kendine alıştırıp, sonra da gidiyorsun.

Çok üzüldüğümüzü görünce de, "bu kadar üzülmeyin, söz veriyorum, seneye bir daha geleceğim" diyorsun, sen muhakkak geleceksin de biz seneye sana gelebilecek miyiz ey Ramazan?

Ne kadar seni tuttuğumuzu düşünsek de; aslında seni tam anlamıyla tutmaktan uzağız hepimiz, tam anlamıyla tutabilsek seni, gitmezdin en sonunda. Aslında biz seni değil, sen bizi tutuyorsun ey oruç! Gözümüzü tutuyorsun, "harama bakma" diyerek, sözümü tutuyorsun "kardeşinin gıybetini yapma, yalan söyleme, israf-ı kelam etme" diyerek. Bizi tutan sensin ey oruç!

Ne kadar büyük bir nimetsin sen kalpleri mühürlenmemiş olanlar için, ne kadar büyük bir ihsansın! Çoğumuz sen geldiğin zaman dünyanın faniliğinin gerçek anlamda idrakine varıyoruz. Adeta, "ey insan, ey dünya oyuncağıyla avunan ve mutlu olduğu (olacağı) vehmine kapılan yolcu, bil ki burası bir misafirhanedir, imtihan meydanıdır, buradaki hallerine göre halleneceksin sonsuzlukta" diyorsun bizlere. Seni ne kadar duyabiliyoruz veya duyduklarımızı ne kadar yaşantımıza tatbik ediyoruz, inan ki bilmiyorum. Öyle güzelsin ki, hiçbir fani dilberde sendeki güzelliği bulamadık. Lakin sana bir fani güzele âşık olabildiğimiz kadar âşık olamadığımız için kendimizden utanıyoruz, affet bizi ey oruç! Ama inanıyoruz ki sana olan aşksızlığımızın farkında olmamız da bir merhaledir. Ve umut ediyoruz ki "son gün" gelmeden, inananlar olarak sana hakkıyla âşık olmayı başaracağız. Böyle bir istidadımız var çünkü ey oruç!

Gecelerimiz seninle aydın oluyor, sahura kalktığında seccadelerine koşanlar, sadece gecelerini değil, kabirlerini de aydınlatıyorlar.
Günlerimiz seninle aydın oluyor, zamanımız bereketleniyor. Sahi ey oruç, aslında bizim ne kadar zamanımız varmış. Meğer biz sensizken ne kadar zamansızmışız. Gereğinden fazla yememiz, içmemiz, anlamsız konuşmalarımız ne kadar büyük bir zaman kaybına sebep oluyormuş, bizlere gösteriyorsun.

1 Ağustos 2013 Perşembe



***Anne olmadan önce***

sıcak yemekler pişirir ve yerdim. Elbisemde küçük bir leke bile olmazdı.
Telefonda sakin görüşmeler yapardım.
Anne olmadan önce, istediğim zaman yatar ve bunu dert etmezdim. Saçımı her gün fırçalardım.
Anne olmadan önce, evimi her gün temizlerdim. Ne oyuncaklara takılırdı ayağıma,ne de biberon
Bağışıklık sistemi diye bir şey yoktu dünyamda.

Anne olmadan önce, üzerime ne kimse kustu, ne çişini yaptı.
Anne olmadan önce, kontrol bendeydi, bütün gece uyuyabilirdim.
Anne olmadan önce, doktorların tahlil ya da iğne yapabilmesi için ağlayan bir çocuğu asla susturmadım.
Yaşlı gözlere bakıp, asla ağlamadım. Basit bir gülümsemeye asla dünyaları vermedim.

Anne olmadan önce içimden geldiği için uyuyan bir bebeği kucağımda taşımaya devam etmedim. Ağrısı dinmediği zaman kalbimin asla milyonlarca parçaya bölündüğünü hissetmedim. Bu küçük bir şeyin hayatımı bu kadar çok derinden etkileyebileceğini hiç düşünmedim. Birisini bu kadar çok sevebileceğimi, anne olmayı bu kadar çok isteyebileceğimi hiç aklıma getirmedim.

Anne olmadan önce, kalbimin bedenimin dışında atacağını bilmezdim.

Aç bir bebeği beslemenin ne özel bir şey olacağınıbilmezdim.
Anne ile bebeği arasındaki o bağdan asla haberim yoktu. Bu kadar küçük bir şeyin bana kendimi bu kadar önemli hissettireceği bilemezdim.
Anne olmadan önce gece yarısı her on dakikada bir kalkıp her şeyin yolunda gidip gitmediğine bakmazdım.

Anne olmanın sıcaklığını, lezzetini, yürek acısını, muhteşemliğini, duygusal doygunluğunu hiç tatmadım.
Anne olmadan önce, bu kadar çok şeyi hissedebileceğimden habersizdim.

   seni çok seviyorum küçük prensesim meleğim benim   

SENİ VEREN RABBİME ŞÜKÜRLER OLSUN...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...